25 Eylül 2013 Çarşamba

Neşet Ağam Üzerine

Klişedir: "Bugün takvimlerimiz falanca günü gösteriyor"

Bugün takvimlerimiz ne günü gösteriyor bilmem de ben takvime baktığımda kayıp görüyorum. Yitik insanlar, ruhlar ve teessür dolu bir cihan görüyorum.

Neşet Ertaş öleli (!) bir tam yıl olmuş diyor biz fanilerin takvimi. Neşet Ağam öldü mü ki hakikaten?

Geçen yıl bugün, ben de pekala Neşet Ağamın öldüğünü söylerdim size lakin bugün o kanaatte değilim.

Biliyorum ki Anadolu Halk Ozanı, Feylesof Neşet Ertaşın gidişi ölüm değil. Ölüm benim gibi basit, çözülmesi kolay beşere mahsus. Neşet Ertaşın gidişi ise ahirsiz ömründe bir durak, etten, kemikten binitinden sıyrılış sadece. Bizim doğum ve ölüm dediğimiz iki durak arasında kullandığı vasıtasını değiştirmekten ibaret. Ölüm durağında indi, vesaitinden sırada bekleyenine bindi Garip. Bize de o durağı geçince Ustayı kovalamak vazifesi düşecek mi bir gün? Biz de beşerlikten insanlığa geçebilecek miyiz? Bilmem.

Ama bilirim ki,
-Mevlam ayrılık vermesin gökte uçan kuşa,
-Aslı bozuk deme gel şu insana,
-Zengin isen ya bey derler ya paşa

diyen adam ölmez arkadaş.  Ölüm yıl dönümü dediğin geride kalanın, gidene değil de kendine üzülmesidir.

Öyleyse kendi yasımızı tutalım bugün.


19 Eylül 2013 Perşembe

"Benim Başörtülü Bacım" diye diye

Yakın zamanda bazı kadınlar türedi; ellerinde pankart oluyor genelde, bazen de bağırıyorlar.
Ya da kılık kıyafet ile dillendiriyorlar arzularını, kınıyorlar onlar gibi olmayanı, onlar gibi giyinmeyeni, onlarla aynı fikirde olmayanı.

Mevcut düzen yerine şeriat devleti isteyen kadınlardan bahsediyorum. Şimdilerde kuşa çevrilse de modern cumhuriyetin "kadın" dedikleri, kendilerini "avrat" yapacak yolda ilerlensin istiyor ısrarla. Bu kadınlara, hedefe ulaşırlarsa neler olacağını hatırlatmak lazım:

1. Oy hakkınız olmayabilir ve o çok sevdiğiniz bıyıklıları seçme özgürlüğünüz olmaz,
2. Seçme hakkı olmayanın seçilme hakkı hiç olmaz, ne yapıp ne yapmayacağınıza bıyıklılar karar verir,
3. Eş seçme hakkınız olmayabilir, ona da bıyıklılar karar verir,
4. Üstünüze bir veya daha fazla kuma gelebilir, kuma kuma oturur bıyıklınızın dedikodusunu yaparsınız,
5. Miras hakkı mı, o da ne? Bıyıklılar onu da düşürdü mü yarıya,
6. Motorlu ya da motorsuz bir taşıtı kullanamayabilirsiniz, gerçi trafikle aranız zaten iyi değil,
7. Yanınızda birinci dereceden akrabanız bir bıyıklı olmaksızın seyahat edemezsiniz,
8. Her şeyi başörtüsüne bağlıyorsunuz ya, hah işte. Şeriat gelirse öyle bir derdiniz kalmayacak, üniversiteyi toptan unutun,
9. İki çift lafla kendinizi boşanmış bulabilirsiniz ve mahkeme yok !!! Ne diyelim, boyu devrilsin o bıyıklının,
10. Sokağa çıkma yok, seyahat yok, kıyafet özgürlüğü yok, diploma yok. O zaman iş, maaş, çalışma da yok. Hep bu seyahat engeli olmayan, B sınıfı ehliyet sahibi, prezentabl (!)  bıyıklılar yüzünden, cık cık cık.

Bu liste uzar gider. Aç gözünü bacım, kandırıyor seni bu bıyıklılar. Kendi istediklerini hep sen istiyormuşsun gibi gösteriyorlar.

- "Benim başörtülü bacımaaaaaa....... bik bik bik"

9 Eylül 2013 Pazartesi

9 Eylül

Memleketi İzmire ilk giren süvari birliğine komuta etme şerefine nail olmuş, İzmiri kurtarma aşkıyla aylarca harb etmiş ve cılız düşmüş Fahrettin Altay Paşa, 9 Eylül 1922 sabahını anlatıyor:
"Teğmen Enver komutasındaki keşif kolu düşmanın buralardan savuşmuş olduğunu görerek ileri tepelere çıkmış ve harikulade bir manzara ile karşılaşmıştır: Sabah güneşinin tatlı ışıkları altında bir tablo gibi beliren güzel İzmir ve önündeki mavi suları ile Akdeniz ve bunları çevreleyen latif yeşilliklerle yüksek dağlardan terekküp eden bu tabii tabloda biraz kara noktalar körfezdeki ecnebi harb gemileri idi..."Yaşa be Gavur İzmir.

2 Eylül 2013 Pazartesi

Kaybedenler Kulübü

Kaybedenler Kulübünü izledim bu akşam. Memlekette böyle film çekilmiş, haberim bile yok. Nejat İşler iyi oynamış, İdil Fırat döktürmüş. Bak yine akıllı uslu şeyler yazmaya devam ediyorum. Yahu bu filmi yıllarca izlememişim, zaten baştan kaybetmişim, oturmuş sabahın bu saatinde filmi ne kadar beğendiğimi anlatıyorum. E kaybederim tabi.

Arada film izlesene oğlum, bak Kaybedenler Kulübü diye program gerçekten varmış, dinlesene! Yok, televizyon izleme, film izleme, radyo dinleme, anca kitap oku, makamıyla şarkı dinle sen. Bok var, kaybet öyleyse.